25 Ocak 2016 Pazartesi

Sonbaharda Okuduklarım

Sonbaharda Okuduklarım
Ölen yaprakların baharını geride bırakara yılın son ayına aynı zamanda en sevdiğim mevsime girmiş bulunmaktayız sevgili okurlarım. Geçen mevsime bir göz atmanın vakti geldi de geçiyor.


Okulla dolu şu son üç ayda toplam birbirinden farklı 10 kitap okudum. Eylülde 3 ve kasımdaysa hiç kitap okumayıp ekimde toplam 7 kitap okuyarak tam bir istikrar (!) örneği değil miyim? Bazen olur öyle şeyler deyip hemen kitaplara geçiyorum!

-Kitapların altında yazan yorumlar spoiler  içermez :)-

Eylül
Full Metal Alchemist vol 5, 6, 7
HEPSİNE 5 YILDIZ
En sevdiğim anime serilerinden birisi olan FMA Brotherhood’un mangası da okurken insana aynı zevki veriyor. Hele var olan soundtrackla beraber okuyun, sanki tekrar izliyormuş gibi hissedeceksiniz. Bu kitapları geçen doğum günümde biricik arkadaşım Sena hediye etmişti. Burdan ona selamlar.

Doğum günlerini sevmemin bir diğer nedeni; Başkalarından ve KENDİMDEN GELEN kitap hediyeleri <3

Ekim
Eğer Yaşarsam/Gayle Forman
4 Yıldız
Güzel bir yaşamı olan Mia’nın hayatı ailesiyle geçirdiği trafik kazasıyla kökten değişiyor. Kitap, Mia’nın komadayken etrafta olan şeyleri izlemesi ve kızın anılarına geri dönüşler etrafında geçiyor.
Ölüm çevresinde geçen kitapları hep sevmişimdir. Daha çok tahmin veya hayal etmekten başka yapabileceğimiz bir şeyin olmadığı kitaplar bana çok cazip geliyor. Bu kitap da nitekim öyle bir kitap. Ancak daha hafif bir şekilde alıyordu konuyu bana göre. Koca kitapta sadece bir kez ağladım desem yalan olmaz. Beni derinden etkilemesini isterdim ama etkilemedi. Hoş, okurken epey güzel zaman geçirdim ve iki günde şıp diye bitirdim. Burada Gayle Forman’ın yazış stili büyük bir etken.
Kitap hakkında hoşuma giden bir diğer şey ise müzikle iç içe olmasıydı. Her ne kadar Rockla ilgili göndermelerin yarısını anlamamış olsam da her bahsedilen sanatçıyı hemen YouTube’tan açıp kitabı yazarın okuruna oluşturmak istediği ortamda okudum. Ve inanın kitap çok daha zevkli bir hale geldi. Zaten ben çoğunlukla kitapları müzikle okumayı severim, burda yazar playlist’i kendi hazırlayıp önümüze sunmuş. Teşekkürler Gayle Abla <3 (ay başta Gayle Forman’ın erkek olduğunu sanıyordum, sonra internette kadının bir röportajını izleyip şok oldum. Bu da küçük bir anım :’)

 Tanrıların Doğuşu & İşler ve Güçler/Hesiodos
3 Yıldız
Şair Hesiodos’tan çıkmış didaktik bir eserdir. Kitabın ilk kısmı Tanrıların Doğuşu (öğrendim ki “Theogonia” da denmekteymiş), adı üstünde Yunan Tanrılarının doğuşu, kim kimin anası babasıdır ve evrenin yaratılışını konu alıyor. İşler ve Güçler’deyse Hesiodos, oğluna yaşam hakkında nasihatlar veriyor. Bu nasihatların içinde hangi yöne doğru işememeliden tutun fıçıyı nasıl içmeliye kadar birçok önemli (dfhskjs) konu var. Ve fazlaca kadın düşmanlığı da görebilmekteyiz eserde.
Aslında kötülediğime bakmayın, ilginiz eğer varsa o zamandaki yaşama, hayatın nasıl olduğuna, o zamanın düşünce yapısına okumanızı öneririm. Benim için de ilgi çekici, farklı bir kitaptı. Mitolojik olayları severim. Ama kitap sıktı biraz. Beş satır önceki bilgiyi unuttuğum için mükemmel bir katkısı olmadı. Yine de bir farklılık oldu. Farklılık güzeldir.

Kitap Hırsızı/Markus Zusak
5 Yıldız
Bu. Kitap. Nefes. Alamamak. AH. Şu sezon içerisinde okuduğum en güzel kitap Kitap Hırsızı’ydı. İkinci Dünya Savaşı’nda Alman bir kızımız olan Liesel’in yaşadıklarını Ölüm ağzından dinlediğimiz bir kitap. Evet yanlış duymadınız, Ölüm’ün ağzından anlatıyor. Bir kitap daha ne kadar güzel olabilir ki? Markus Zusak böylesine bir konuyu öyle güzel kaleme almış ki; kitap öylesine sizi içine çekiyor, duygudan duyguya bir kasırganın içinde savrulup duruyorsunuz ki… Kitap sadece savaş ve götürülerini anlatmıyor. Aynı zamanda size özel bir kızın büyürken yaşayıp öğrendiği şeyleri de sunuyor. Alıp okuyun. Cidden, anlatılmaz yaşanır (veya da okunur).

Sen Gittiğinde/Gayle Forman
4 Yıldız
Eğer Yaşarsam’ın devam kitabı.

Efsane/Marie Lu
3 Yıldız
Karşınız bu sefer bir distopik seriyle çıkıyorum. Şu aralar acayip popüler olan bu seriye ben de elimi atmadan edemedim. Kitap gelecekte ABD’nin bulunduğu coğrafyada Amerika Cumhriyeti diye bir ülkede geçiyor. Ana karakterlerimizden biri June, ülkenin en zeki kızı; diğeriyse Day ülkenin en aranan suçlusu. Bunların yollarının kesişmesiyle alevlenen kurgu, politikayı, diktatörlüğü ve bol bol propogandayı barındırıyor.
İlk başta çok hevesliydim okumaya doğrusu, ama kitap ilerledikçe hevesim azalmadı değil. Öncelikle ilk sorunum iki ana karakterimizinde 15’er yaşında olmaları. 15 yaşı küçültmüyoruma ama adamların yaptıkları şeylere bakınca “Ya git işine, bu yaştaki genç birey bunları yapabilir mi?” diyorsun, çünkü yapamaz. Tamam çok zekiler, okey,  ama bedensel gelişimini daha tamamlamamış insanların bunları başarması akıl alır gibi değil. Kurguda da bir iki “WTF” dediğim an oldu. O yüzden kitabı 3 yıldızla uğurluyorum.
Ama tabii ki de diğer iki kitabını okuyacağım :’) Seriyi terk edecek kadar büyük bir veda değil bu <3
Edit: Seri yorumunu ve alıntısını okumak için tıklayın.

Yolun Sonundaki Okyanus/Neil Gaiman
5 Yıldız
AHHHH NEIL GAIMAN <3 Adamın kitapları kalbime dokunuyor :’) Yolun Sonundaki Okyanus’ta da isimsiz kahramanımız cenaze için büyüdüğü yere dönüyor. Geçmişte yaşadığı eve giderken çok az şey hatırladığı çocukluğuna balıklama atlıyoruz.
Çocukluk, ay şeker zamanlar demeyin, kitabın karanlık bir havası var. Bir çocuğun gözünden etrafta yaşanan şeyleri ancak bir çocuk veya Neil Gaiman yazabilirdi. Gerçekliğin yanında olağanüstülüklerinde bulunduğu bu kitabı öneririm. Sonbaharın favorisi budur.

Bela/Sally Green
3 Yıldız
Nathan, yarı Ak yarı Kara bir cadı. Kara cadılara olan nefreti haliyle Nathan’da bol bol tadıyor. Cehennem gibi hayata sahip bir çocuğun iyilik ve kötülük arasında geçen mücadelesini okuyorsunuz.
Kitapta en çok hoşuma giden şey iyilik ve kötülük arasında gerçekten hiçbir fark olmadığını görmemiz. Kim iyi sorusunun cevabı yok. Doğduğu günden beri ondan kötülük görmeyi bekleyen insanlar etrafında büyüyen Nathan’ın da aslında buna bir cevabı yok. Bu güzel konu keşke daha iyi bir kurguyla işlenmiş olsaydı. Bir yerden bir yere atlamaktan ben bitap düştüm, yazar bitap düşmedi. Bir olay oluyor, ne nasıl soruları havada kalıyor. Daha sağlam yazılabilinirdi bu kitap. Belki Sally Green’in ilk kitabı olmasından çıkıyordur bu sorun. Yine de serinin ikinci kitabı Vahşi’ye Nathan’a olan sevgimden bir şans tanıyabilirim. (Bu arada Annalise’i hiç sevmiyorum)


Bir başka postta görüşmek üzere sevgili okur <3

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder